Allah'ın Varlığına Kanıt Göremiyorum? Sorusuna Verilen Cevap!
- Diyorsunuz ki, "Herkesin inanması kötü bir şey
mi?" Evet kötü bir şeydir. İnanmak kötü bir şey değil, fakat “herkesin
mecburen inanacağı kadar basitleştirilmiş" bir imtihanın değeri düştüğü
için, imtihan kalitesini düşürdüğü için kötü bir şeydir.
Acaba, çok ciddi olması gereken bir imtihanı herkes kazansın
diye en basit soruları sormak; örneğin; üniversite imtihanına girmiş olan
herkesin kazanması için ilkokul öğrencilerine sorulan soruları sormak sizce
komik olmaz mı? Böyle bir imtihanın olmaması, olmasından daha makul olmaz mı?
Peki imtihan olmasın mı? Herkesi vali yapalım mı? Herkesi doktor yapalım mı?
Herkesi mühendis yapalım mı? Size tuhaf gelmiyor mu?
Bu takdirde en çalışkan en zeki en kaliteli bir öğrenci ile
en tembel bir öğrenci aynı kefeye konmuş olmuyor mu?
Farz edelim ki, eleman alan bir kuruma bir profesör ile bir
ilkokul mezunu birlikte müracaat etmiş. Belli bir bilgi seviyesine göre
elemanın alındığı bu kurumun açtığı imtihanda ilkokul seviyesinde sorular
sorulsa ve ilkokul mezunu arkadaş bu imtihanı kazansa sizce âdil olur mu?
İnsaflı bir yargıya göre, böyle bir imtihan ne bizce ne de dünyanın herhangi
bir ülke insanınca âdil olmaz.
Şimdi “Hiç bilenler ile bilmeyenler bir olur mu?” diyen yüce
Allah’ın, cennete en kaliteli, en değerli insanları almak üzere açtığı bir
imtihanda, bu imtihanın altını üstüne çeviren bir kopyayı vermesi düşünülebilir
mi?
- Allah’ın kendini göstermesi meselesine gelince; bu mesele
sadece imtihanla ilgili değildir. Bunun en açık delili, imtihana tabi olmayan
meleklere de Allah’ın kendini göstermemesidir.
Büyüklerin herkese görünmemesi, insanlar için de kabul gören
bir prensiptir. Herkesin, istediği zaman cumhurbaşkanlarının, başbakanlarının
evlerine gidememesi, aralarda özel kalem müdürler türünden perdedarların
bulunması bunun açık göstergesidir. Hele, ülkede yegane hâkim ve sultan olan
padişahların, kralların halk ile kendi aralarına çok perdeler koymaları,
onların azamet ve yücelikleriyle atbaşı gidiyor.
Bundan anlaşılıyor ki, azamet ve kibrya / büyüklük ve
yücelik, celal ve cemal / mehabet ve güzellik gibi harikulade sıfatlar, öyle
basit bir şekilde herkese kendini göstermezler.
Bu pencereden bakıldığında şunu söyleyebiliriz ki, Allah
bütün evrenin yegâne hâkimi ve sultanıdır. Bir padişah-ı ezeli olarak kendi
celal ve cemal sıfatlarının kaynağı olan Zat-ı Akdesini gizli tutması, -imtihan
için de önemli olmakla beraber- onun nihayetsiz azametinin, eşsiz ululuğunun,
benzersiz büyüklüğünün bir gereğidir.
Bununla beraber, her türlü kusurdan ve noksanlıklardan
münezzeh; bütün mükemmellikler ve güzelliklerin kaynağı olan Allah’ın
-imtihanın bitmesine rağmen, ahiret aleminde- sadece cennete gidecek olan
kullarına kendini göstereceğine dair ayet ve hadislerin verdiği bilgiye
bakılınca, aslında aklı başında herkesin görmeye çok müştak olduğu Allah’ın,
sevmediği dinsizlere, inkârcılara kendini ne dünyada ne de ahiret aleminde
göstermek istemediği anlaşılmaktadır.
Allah’ın kendini gizlemesinin tam hikmetini bilemeyebiliriz.
Belki de bilsek akıl ve vicdanımız çok rahat edecektir.
Ancak, Allah’ın varlığını, birliğini bilmek sadece onu
görmeye bağlı değildir.
Milyonlarca ilim ve din adamının değişik delillerle
Kur’an’ın Allah’ın sözü olduğuna iman etmişlerdir. Mesela:
1. Kur’an on beş asırdan beridir, insanlara meydan okuyor ve
kendisinin Allah’ın kelamı olduğunun göstergesi olarak, hiç kimsenin bir tek
suresine benzer bir sureyi ortaya koyamayacağını ilan ediyor. Ve bu meydan
okuyuş şimdi de devam etmektedir.
2. Kur’an’da, İranlıların Bizanslılarla -bir kaç yıl
içerisinde- savaşa başlayacakları ve Bizanslılar İranlılara galip geleceklerini
haber vermiş ve bu haberler olduğu gibi ortaya çıkmıştır. (Rum, 30/3)
3. Mekke fethinden iki yıl önce, Mekke’nin fethedileceğine
dair kesin olarak haber vermiş ve bu haber de aynen çıkmıştır. (Fetih suresi)
Mesela:
1. Hz. Muhammed (asm)’in peygamberliğini tasdik eden
yüzlerce mucizesi vardır. Bunları en sağlam hadis, siyer ve tarih kaynaklarında
yer almaktadır.
2. Hayatı boyunca herkesten daha fazla Kur’an’a tabi olması,
herkesten daha çok Allah’tan korkması, ona saygı ve sevgiyle bağlanması onun
gerçekten peygamber olduğunun göstergesi değil de nedir?
3. Başka insanlardan farklı olarak, kendisine gece namazı
kılmanın Allah tarafından farz kıldığını söylemiş ve hayatı boyunca her gece
kalkıp rabbine ibadet etmiştir. Bu kadar zahmet ve meşakkate katlanmasının
dünya menfaati açısından ne ile izah edilebilir?
Mesela:
1. Siz diyorsunuz ki, “Masamdaki kalem şuan kendiliğinden
birkaç santim kımıldasa, o benim için bir mucize olacaktı...” Allah’ını
seversen bir iyi düşün, sen mi önemlisin, yoksa kaleminin kımıldanması mı? Sen
kımıldıyorsun, güneş kımıldıyor, ay kımıldıyor, yerküresi kımıldıyor, evren
baştan başa kımıldıyor... Ve sen hâlâ kalkıp “Kalemim kımıldasa!..” diyorsun.
Bu mantık size biraz tuhaf gelmiyor mu?
2. Diyorsun ki, “Tamam, bu evren güzel bir sistem dahilinde
işliyor, ama dışarıdan bir müdahale görmüyorum ben. Fizik kuralları dahilinde
her şey...”
Bu nasıl bir fizik bilgisidir?
Fizik, mevcut olan varlıklardan söz eder; mevcut olmayan
varlıklardan söz etmez, edemez...
Evrenin bir kaç milyar yıl önce var olduğu bugün kesine
yakın bir bilgidir. Peki evren yokken fiziksel nesneler var olabilir mi?
Fiziksel nesneler yokken, fizik kanunları bulunabilir mi? Fiziksel kanunlar
yokken, herhangi bir yokluğa varlık verip, onları harika bir düzene sokabilir
mi? Bu gibi sorularının hepsinin cevabı bilimsel olarak havada kalır.
Kaynak:Wowturkey-mustafabey01
Yorumlar
Yorum Gönder