Yaratılış Gayesi İle İlgili Soruya Verilen Cevap!
SORU: Ateistlerin sorusu: Zariyat sûresinin, 56. âyetinde,
(Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etmeleri için yarattım) denirken,
A’raf sûresinin 179. âyetinde, (Biz, cin ve insanların çoğunu Cehennem için
yarattık) deniyor. İnsan ve cin, kulluk için mi, yoksa Cehennem için mi
yaratıldı? Bu iki âyet çelişkili değil mi? Bir de, Tanrı, insanların Cennete
veya Cehenneme gideceğini biliyorsa veya Cehennem için yaratmışsa, onları
imtihan etmesi, sorguya çekmesi gereksiz değil mi?
CEVAP:
Her ilmi, ancak o ilmin uzmanları anladığı gibi, âyetleri
de, Peygamber efendimiz ve müfessir âlimler anlar, herkes anlayamaz.
Anlayamayınca da böyle çelişki var zannedilir.
Birinci âyette, cin ve insanların kulluk için yaratıldığı
bildiriliyor. Cin veya insan, bu yaratılış gayesine uymazsa, elbette sorumlu
olur.
İkinci âyet eksik alınmış. Devamında açıklaması var. O
âyetin tamamının meali şöyledir:
(Biz, cin ve insanların çoğunu Cehennem için yarattık.
Onların kalbleri var, anlamazlar, gözleri var, görmezler, kulakları var,
işitmezler. İşte bunlar hayvan gibidir, hattâ daha da aşağıdır. Bunlar
gâfillerin ta kendileridir.) [A’raf 179]
Âyet-i kerimenin daha kolay anlaşılan meali şöyle oluyor:
(Cin ve insanların çoğunu teşkil eden, anlamayan kalbleri,
görmeyen gözleri, işitmeyen kulakları olan gâfiller, hayvan gibi, hattâ daha
aşağı oldukları için Cehenneme gidecektir.)
Demek ki Cehennem için yaratılan cin ve insanların vasıfları
âyetin devamında anlatılıyor. Cehennemlik olanlar için, bu gâfillerin hayvan
gibi, hattâ daha da aşağı olduğu bildiriliyor.
Bu gâfiller niye anlamaz, görmez ve duymaz? Sebebi imansız
olmalarıdır. İman olursa, kalbe nur dolar, o nur hem kulağa, hem göze tesir
eder; göz görmeye, kulak da duymaya başlar. Bunları kısaca açıklayalım:
Kalbleri var, anlamazlar: Cehenneme gidecek olan bu
imansızlar neyi anlamazlar? İyiyi kötüyü, imanı küfrü, hayrı şerri, kârı
zararı, Cenneti Cehennemi anlamazlar. Canlıları ayakta tutan ruhu anlayamazlar.
Her canlıya can veren muazzam kudret sahibini elbette anlayamazlar. Çünkü
basiretleri kapalıdır.
Gözleri var, görmezler: Gözleri var, ama görmezler.
Dünya’nın nasıl direksiz durduğunu, Güneş’in asırlardır devam eden ışık ve
ısısını göremezler. Yerdeki ve göklerdeki nizamı göremedikleri gibi, kendi
vücutlarındaki harikaları da göremezler. Camileri, Cennete giden yolları, Ehl-i
sünnet âlimlerini ve kitaplarını görmezler, göremezler. Bunun gibi ibret
alınması gereken varlıkları, olayları göremezler.
Mesela, Ay, Güneş yıldızlar ve gezegenler var. Bunlar boşa
mı yaratıldı. Bunları ve insanı yoktan kim yarattı? Öküzün trene baktığı gibi
Ay’a Güneş’e bakar da ibret almazlar.
Kulakları var, işitmezler: Okunan Kur'an-ı kerimi ve ezanı
işitmezler, yani ona inanmazlar. Hak sözleri ve gerçekleri işitmezler. (Hayvan
gibidirler, hattâ daha da aşağıdırlar) deniyor. Ha öküz trene bakmış, ha ateist
Güneş’e bakmış, arasında ne fark var? Güneş, şimdiki yerinden çok uzakta
olsaydı, soğuktan her yer donardı. Şimdikinden çok yakın olsaydı, bu sefer de
her yer yanardı. Hayat olmazdı. Bunları tam yerine kimin koyduğunu düşünmeyenin
hayvandan farkı ne ki?
İmansızların dilsiz oldukları da bildiriliyor. Birkaç âyet-i
kerime meali:
(Onlar sağır, dilsiz, kördür, doğru yola dönmezler.) [Bekara
18]
(Onlar, sağır, dilsiz, kördür, düşünemez, akledemezler.)
[Bekara 171]
(Onlar karanlıklar içinde kalmış sağır ve dilsizdir.) [En’am
39]
(Onlar, yaratıkların en kötüsü, gerçeği düşünemeyen,
akledemeyen sağır ve dilsizlerdir.) [Enfal 22]
Neden dilsizler: Neyi söylemezler ki? Kelime-i şehadeti
söylemezler. (Kâinatın bir yaratıcısı vardır) demezler, diyemezler. Ne kadar
doğru varsa, hepsini inkâr edip gerçekleri söylemezler.
İmansız, bütün kâinatın yoktan meydana geldiğini, her şeyi
yaratanın doğa olduğunu söylediği hâlde, yok olanların, çürüyenlerin ve
ölülerin tekrar dirilebileceğine akıl erdiremiyor. Bu nasıl doğa ki,
gezegenleri, Dünya’yı, Ay’ı, Güneş’i, insanları, hayvanları, karaları ve
denizleri hiç yokken meydana getiriyor, bunlar yok olunca eski hâline getiremiyor?
Doğanın gücüne ne oldu? Bu kadar ahmaklık nasıl oluyor?
Doğa demeyip başka güç dense de, hiç yokken meydana getiren,
yok olduktan sonra da meydana getiremez mi? Önceki gücünü nereden almışsa, yine
aynı yerden niye alamasın?
İmansız ne kadar kafasız ki, Güneş’i, Dünya’yı ve kâinattaki
her şeyi görüyor. Kendiliğinden olmayacağını da biliyor. Bunları yaratanın,
tekrar yaratmasını [diriltmesini] imkânsız görüyor. Bu kadar akılsızlık olur
mu?
Yoktan var olduğuna inanıp da, yok olduktan sonra tekrar var
olacağına inanmamak kadar saçmalık olur mu? Bu ateist, ateşe, ineğe, puta
tapanlardan daha ahmaktır.
Görüldüğü gibi, ateistin sorduğu iki âyet arasında, hiçbir
çelişki yoktur. Dünya işlerinde de böyle değil mi? Mesela devlet, (Bütün
okulları eğitim öğretim için açtık. Ama şu notu alamayanlar, sınıfta kalır, şu
kadar yıl üst üste sınıfta kalan da okuldan atılır. Şu suçları işleyenler
cezasını görür) diyor. Şimdi, hani öğrenciye eğitim verecektin, niye okuldan
attın, niye cezalandırdın denir mi?
İnsanların çoğunun cehennemlik olduğunu bildiren yukarıdaki
âyete benzer çok âyet vardır. Birkaçının meali şöyledir:
İnsanların çoğu kâfirdir. (Nahl 83)
Çoğu fâsıktır. (Maide 49, 81,Tevbe 8, Hadid 16, 27)
Çoğu müşriktir. (Rum 42)
Çoğu inanmaz, iman etmez. (Bekara 100, Hud 17, Rad 1)
Çoğu inkârcıdır. (İsra 89)
Çoğu gâfildir. (Yunus 92)
Kâfirlerin çoğu akletmez, kafası çalışmaz. (Maide 103)
Ölüleri Allah’ın dirilteceğini çoğu bilmez. (Nahl 38)
Kıyametin geleceğine çoğu inanmaz. (Mümin 59)
Doğru olan dinin Müslümanlık olduğunu çoğu bilmez. (Rum 30,
Yusuf 40)
Kaynak:Wowturkey-mustafabey01
Yorumlar
Yorum Gönder